Süleyman Çelebi Sokak
Genç Osman Sokağı’nı Yunus Emre Sokağı’na bağlayan, Yıldırım Bayezid ve Osman Gazi sokakları arasında ve bu ikisine paralel olarak uzanmaktadır.
.jpg)
Süleyman Çelebi Sokak
Süleyman Çelebi Sokak
Genç Osman Sokağı’nı Yunus Emre Sokağı’na baÄŸlayan, Yıldırım Bayezid ve Osman Gazi sokakları arasında ve bu ikisine paralel olarak uzanmaktadır. 4. Aralık ve Emniyet sokakları ile dört yol aÄŸzı yaparak kesiÅŸen sokak adını Mevlid-i Nebevi’nin yazarı Süleyman Çelebi’den almıştır. Süleyman Çelebi’nin 1346–1351 yılları arasında bir tarihte doÄŸduÄŸu, ölüm tarihinin ise 1422 olduÄŸu tahmin edilmektedir. GençliÄŸinde Bursa’da iyi bir eÄŸitim aldığı ve Çelebi ünvanından dolayı da devrin ileri gelen ilim adamlarından olduÄŸu muhakkaktır. Devrin pâdiÅŸahı Yıldırım Bayezid’in dikkatini çeken Süleyman Çelebi, yapımı 1399’da tamamlanan Ulu Cami’ye imam olarak atanmıştır. Çelebi, Peygamber Efendimizin üstünlüÄŸünü ve büyüklüÄŸünü öven Mevlid’in yazarıdır. 1422’de vefat ettiÄŸi düÅŸünülen Süleyman Çelebi’nin mezarı Bursa’da Çekirge yolu üzerindedir. Mezarının bulunduÄŸu yere 1952’de bir türbe yapılmıştır. Bursa’da bir vaiz camide vaaz ettiÄŸi sırada “Biz onun (Allâh’ın) peygamberlerinden hiç birini öbürlerinin arasından ayırmayız hepsine inanırız.” (Bakara 285) ayetini tefsir ederken, peygamberler arasında hiçbir fark olmadığını kendisinin bu ayet gereÄŸince Muhammed (Sallallâhu Aleyhi Vesellem)’i Hazreti Ä°sa (Aleyhis-selâm)’dan üstün görmediÄŸini söyler. Cemaat arasında bulunan Allah Resulü’nün gerçek aşık ve sadıklarından bilgili ve dini gayret sahibi bir Arap buna itiraz eder. Kuvvetli ve kesin deliller ortaya koyarak bu ayete verilen mananın yanlış olduÄŸunu söyler ve derki: “Hey nâdan ve cahil! Sen tefsir ilminde yayasın. Peygamberler arasında fark yoktur demekten murad, Resullük ve Nebilik bakımındandır. Yoksa mertebe ve fazilet bakımından deÄŸildir. EÄŸer bu bakımdan olsaydı ‘O peygamberlerin kimini kimine üstün kıldık’ (Bakara 253) ayetinin manası nasıl uygun düÅŸerdi?.” Fakat ÅŸehir halkı vaiz tarafını tutar. Bunun üzerine bu zat Arap vilayetlerine Mısır ve Halep’e giderek kendi görüÅŸünün lehinde altı kere fetva getirse de vaiz sözünde ısrar eder. Ancak vaizi yedincisinde yenmek mümkün olur. Ehl-i Sünnet olduÄŸu bilinen Süleyman Çelebi’nin ona mal edilen Ehl-i Sünnet inançları dışına düÅŸen parçaları kaleme alamayacağı hususu bu vesileyle belirmiÅŸ bulunmaktadır. Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i yazmasındaki ikinci gaye: Ehl-i Sünnet akidesini yıkmak isteyenlerin ve bâtinilik propagandası yapanların tesirini azaltmak, hatta ortadan kaldırmaktır. Osmanlı imparatorluÄŸu’nun zayıf sayılabilecek bir devrinde (Fetretten yeni çıkdığı bir sırada) siyasi, fikri, dini her türlü cereyanların kaynaÅŸtığı ve etrafı karıştırdığı bir zamanda Süleyman Çelebi, Ehl-i Sünnet tarafını tutmuÅŸ ve devletin yıkılmasını önlemekte yardımcı olmuÅŸtur. Süleyman Çelebi, itikat meselelerinde ve diÄŸer hususlarda hep Ehl-i Sünnet görüÅŸünü ortaya koymuÅŸ ve eserinde baÅŸtan sona Ehl-i Sünnet akîdesinin müdafasını yapmıştır.
YORUMLAR