Tülay German



Tülay German ESERLERİ: Erdemli Yıllar, Tülay German Tarih Anı İnceleme Dizisi



Tülay German

Tülay German

1935 yılında istanbul'da doÄŸdu. Dört yaşında ÅŸarkı söylemeye baÅŸladı. SöylediÄŸi ilk parça Yesari Asım'ın "Gurbet elde kimsesizim, buna sebep yar oldu" ÅŸarkısı oldu. 

Ankara Radyosu'nda, AyÅŸe Abla'nın Cumartesi akÅŸamları çocuklar için yaptığı programlarda Schubert'in "Serenad"ını ve "Ihlamur AÄŸacı"nı söyledi. Ferdi Statser'den piyano dersleri aldı. 
1956 yılında Üsküdar Amerikan Kız Koleji'ni bitirdi. 

Sahneye ilk olarak, ailesinden gizli, Ankara'da Süreyya' da çıktı. 1960-1962 yıllarında caz ÅŸarkıcısı olarak isim yaptı, Ä°stanbul Radyosu'nda Salim AğırbaÅŸ BeÅŸlisi'nin haftalık programlarında caz ÅŸarkıları söyledi. 

1962 yılında Erdem Buri ile "Çoksesli Türk Popüler MüziÄŸi"ni gerçekleÅŸtirdi. 1964'te Milli Orkestra ile katıldığı "Balkan Melodileri Festivali"nde, eleÅŸtirmenlerin en beÄŸendiÄŸi ÅŸarkıcı seçilip, Arena dergisine kapak oldu ve Türk Pop müziÄŸinin ilk "hit"i kabul edilen "Burçak Tarlası" plağını doldurdu. 

1966 yılında plak yapmak üzere Paris'e gitti. Fransızca on plak doldurdu. Gerek Fransa'da gerek Belçika'da, Almanya'da, Polonya'da, Tunus'ta, Fas'ta, Hollanda'da ve Brezilya'da radyo ve televizyon programları yaptı, konserler verdi, çeÅŸitli festivallere katıldı. A.B.D için ilhan MimaroÄŸlu'nun kendisi için yazdığı "Tract" albümünü doldurdu. 

Fransa'da Türkçe olarak yaptığı albüm, Charles Cros Akademisi 1981 Plak Büyük Ödülü'nü aldı.
Son doldurduÄŸu albüm, "Nazım Hikmet'e Saygı" adını taşıyor. 1987 yılında, Hollanda'da verdiÄŸi bir konserle sahneye veda etti.

 

HAKKINDA YAZILANLAR

33 yıldan beri Fransa'da yaÅŸayan Tülay German sesiyle geçmiÅŸe götürüyor O ilkti...

Murat Tunal
Aktüel 19.8 1991

Türküleri kentli bir anlayışla yorumlayan sanatçıların ilk neslini temsil ediyor. Geçenlerde piyasaya çıkan "Yunus'tan Nazım'a" adlı derlemesi ise onun, tek aÅŸkı Erdem Buri'yle birlikte göÄŸüs gerdiÄŸi zorluklarla dolu hayatını hatırlatıyor.

Tülay German herkesin adını bildiÄŸi ama hayatında her zaman gizemli bir yan kalacak insanlardan. Sadece 33 yıldır Fransa'da yaÅŸamasının getirdiÄŸi bir bilgi eksikliÄŸi deÄŸil bu. ÇoÄŸu insan gibi uzlaÅŸarak, boyun eÄŸerek yaÅŸamamasından, hep akıntıya karşı, yüreÄŸinin sesini dinleyerek hareket etmesinden kaynaklanan bir aykırılık onu bize unutturan. Anlayamadığımız ÅŸeyleri görmezden gelmek gibi bir ÅŸey.1935 Ä°stanbul doÄŸumlu Tülay, Üsküdar Amerikan Koleji'ni bitirdikten sonra ailesine baÅŸkaldırıp kendini müziÄŸe adayarak baÅŸlıyor mücadelesine... Sonrası bir çorap söküÄŸü gibi. Åžimdilerde adı yavaÅŸ yavaÅŸ hafızalardan silinen Erdem Buri'ye olan aÅŸkı hayatının akışını deÄŸiÅŸtiriyor.

Erdem Buri Osmanlı döneminin ünlü vezirlerinden Suphi PaÅŸa'nın torunu, Hamdullah Suphi ve Suat DerviÅŸ'in de yeÄŸeni. Adı Mustafa Kemal tarafından bir içki sofrasında konan Erdem Buri, dedesinin ve dayısının yolundan gitmez, Türkiye Ä°ÅŸçi Partisi'ne yazılır. Bir yandan müziÄŸe merak sarar, radyo konuÅŸmaları yapar, dergilere eleÅŸtiriler yazar, felsefe konularına eÄŸilir. Zamanla dört başı mamur bir düÅŸünür ve sanatçı kimliÄŸi kazanır.

Tülay 60'ların başında yabancı ÅŸarkılar söylemekte, ses yarışmalarında dereceler almaktadır. Ama Erdem Buri bir gün ona henüz ÅŸarkıcı olmadığını, kendi müziÄŸini kendi dilinde söylemesi gerektiÄŸini anlatır. Türk halk müziÄŸinden seçtiÄŸi parçaları çok sesli düzenlemelerle ve Batı çalgılarıyla Tülay'a söyletmeye baÅŸlar. Bu çalışmalar Tülay'ı üstad Ruhi Su'ya götürür. Ruhi Su Tülay'ın hem sesini hem de halk müziÄŸine yaklaşımını beÄŸenir ve ona haftada üç gün ders vermeyi kabul eder.

Tülay türkü derslerinin yanında Erdem Buri'den ekonomi, felsefe, caz ve elektronik müzik konusunda dersler almaktadır. Buri'nin Moda'daki evi onun için bir üniversite olur. Bu arada "Burçak Tarlası," "Kızılcıklar Oldu mu," "Mühür Gözlüm," "HekimoÄŸlu" gibi türkülerin uyarlamalarıyla önemli bir dinleyici kitlesi yaratır.

Buri sadece Tülay'ın müziÄŸinin temel noktalarını belirlemekle kalmaz, bu müziÄŸi yapacağı uygun ortamı da hazırlar. Åžarkılarına radyoda ve sahnede sansür uygulanan Ruhi Su ve Tülay için, As Kulüp'ün kurulmasına öncülük eder. As Kulüp belki dönemin devrimci ruhunu hissettiren bir özgürlük ortamıdır ama zaman zaman herkesi tedirgin eden olaylar da yaÅŸanır. ÖrneÄŸin bir gece Tülay "Burçak Tarlası"nı söylerken "Bakın ÅŸu deyyusun kaç tarlası var" dediÄŸinde bir adam ayaÄŸa kalkıp "Bu orospunun yüzünden tarlalarımız elimizden gidecek" diye bas bas bağırarak sahneye yürür. "Olay çıkarmaya hazır gençler" masalardan hiç eksik olmaz.

Zorluklar bitmez. Erdem Buri, 1964'te Selahattin Hilav'la birlikte çevirdiÄŸi Plehanov'un "Marksist DüÅŸüncenin Temel Meseleleri" ve Hegel'in "Diyalektik ve Mantık" adlı kitaplar nedeniyle 15 yıl hapis istemiyle yargılanmaktadır. Tülay'la Buri, 29 Mart 1966 gecesi Fransa'ya gitmeye karar verir.

Uzun, bunalımlı günlerin ardından, yeni bir çevrenin içindedirler. Dario Moreno, Juliette Greco, Jacques Brel, Abidin Dino ve zaman zaman Ä°stanbul'dan gelen dostları Timur Selçuk, Ümit YaÅŸar, Çetin Altan, Ä°lhan MimaroÄŸlu... Tülay kulüplerde ÅŸarkı söylemeye ve Fransızca plaklar kaydetmeye baÅŸlar. Bir yandan birçok Avrupa ülkesinde konserler verir... 

Tülay German'ın uzun bir aradan sonra ülkemizde yayınlanan ilk çalışması "Yunus'tan Nazım'a," Fransa'nın önemli kontrbasçılarından François Rabbath'la geliÅŸen sanatsal dostluÄŸunun bir ürünü. German'ın 1976'da France Culture radyosunda yaptığı bir programı dinleyen kontrbasçı, sanatçıya bir Türk enstrümanıyla eÅŸlik etmeyi tasarlar. Hemen Türkiye'den bir saz getirtilir ve Rabbath uzun bir süre eve kapanarak saz çalmayı öÄŸrenir. Rabbath ve German o yıl Avignon festivaline katılır. 1980'de Yunus Emre, KaracaoÄŸlan, DadaloÄŸlu, Pir Sultan Abdal ve Nazım Hikmet ÅŸiirlerinin Erdem Buri tarafından bestelendiÄŸi "Toulai et François Rabbath" adlı albüm çıkar. Albüm Charles Cros Akademisi'nin Plak Büyük Ödülü'nü alır. Daha sonra "Hommage a Nazım Hikmet" (Nazım Hikmet'e saygı) yayınlanır. Ä°kili Zülfü Livaneli'ye 1982 albümü "Günlerimiz"de eÅŸlik eder.

German'ın acı olaylara, zor zamanlara raÄŸmen hep müzikle ve Erdem Buri'yle dolu hayatı 1993'te Buri'nin ölümüyle kötü bir döneme girer. ArkadaÅŸları Hıfzı Topuz Adam Sanat Dergisi'ndeki "Tülay'la Erdem'in Serüveni" baÅŸlıklı yazısında o günleri ÅŸöyle anlatıyor: "Tülay da sanki öldü Erdem'le birlikte. Bütün günlerini Pere Lachaise mezarlığında Erdem'in baÅŸucunda geçirdiÄŸini anlattılar. Tülay artık yemiyor, içmiyor ve kimseyi görmek istemiyordu. Arabasını bile oturduÄŸu apartmanın karşısındaki postanede çalışan yoksul bir kıza armaÄŸan etmiÅŸti."

Tülay German sonunda dostlarının dayatmalarına dayanamayıp eski türkülerden bir derleme yapmayı kabul etmiÅŸ. Albümde yer alan 21 parça, 60'lı yılların sonunda yeÅŸeren, Batı müziÄŸi anlayışıyla kentlileÅŸen türkü ekolünün ilk çağını temsil ediyor. "Mapusane," "Dere Geliyor," "HekimoÄŸlu" gibi anonim türkülerin yanında Pir Sultan Abdal, KöroÄŸlu, Yunus Emre'den uyarlamalar ve Erdem Buri'nin, Nazım Hikmet'in "KurtuluÅŸ Destanı," "En Güzel Deniz," Hürriyet Kavgası" gibi ÅŸiirlerinden yaptığı aranjmanlar yer alıyor. François Rabbath'ın gitara benzer saz çalma tekniÄŸi, geleneksel türkülerimize alışık olmadığımız ritmik bir hal veriyor. Önceleri yadırgayabileceÄŸiniz bu çoksesli teknik, Tülay German'ın güçlü ve eÄŸitimli sesi için etkileyici bir altyapıya dönüÅŸüyor.
German'a göre bu derleme geçmiÅŸten kalan bir seda deÄŸil. 33 yıldır ayrı olmasına raÄŸmen kendisini Türkiye'den hiç ayrılmamış gibi hisseden sanatçı, bu çalışmayı bir dönüÅŸ albümü olarak da görmüyor. O bu albümün, ileride gerçekleÅŸtirmeyi düÅŸündüÄŸü, geçmiÅŸe yönelik bir projenin ilk aÅŸaması olduÄŸunu söylüyor. "Yunus'tan Nazım'a" geçmiÅŸ günlerden bir öykü hatırlattığı için özel bir deÄŸer kazanıyor. Ülkeleri hakkında fikirlerini söyledikleri, varolan formları eÅŸelemek yerine daha çaÄŸdaÅŸ olanı aradıkları için haksız suçlamalara maruz kalan iki insanın öyküsünü...

Yunus'tan Nazım'a / Kalan Müzik

 

biyografi.net....