19. Yüzyılda İstanbul’da Kullanılan Ulaşım Araçları



İstanbul’da kent içi ulaşımda başlıca iki farklı ulaşım biçimi vardı. Birincisi deniz ulaşımı, diğeri kara ulaşımı idi.




19. Yüzyılda Ä°stanbul’da Kullanılan Ulaşım Araçları

Ä°stanbul’da kent içi ulaşımda baÅŸlıca iki farklı ulaşım biçimi vardı. Birincisi deniz ulaşımı, diÄŸeri kara ulaşımı idi. Bizans döneminde kentin baÅŸlıca ulaşım aracı olan kayıklar,
Ä°stanbul’un fethinden sonra çeÅŸitlenmiÅŸ; insan ve eÅŸya taşıyan bu araçlar fonksiyonel ihtiyaçlara göre ÅŸekillenmiÅŸtir. 
 Ä°lk buharlı geminin geliÅŸine (1850'lerin başına) kadar 400 yıl boyunca, Avrupa ile Asya arasında deniz ulaşımı, kürekli ya da yelkenli gemiler ve kayıklarla
sağlanmıştır. Ayrıca, Osmanlı Donanması ve ticaret gemileri de İstanbul'da bulunduğundan istanbul sularında bir tekne kalabalığı vardı.

Kayıklar
Deniz ulaşımında kullanılan kayıklar o kadar çeÅŸitlidir ki, tespitlere göre tam 28 çeÅŸit kayık bulunmaktadır. ÖrneÄŸin Bizans döneminden itibaren kentin baÅŸlıca ulaşım aracı Pereme
kayığıdır ve bugünün dolmuÅŸları gibi kullanılmıştır. Saray mensupları sedef, kaplumbaÄŸa kabuÄŸu ve abanoz kaplı köÅŸklerin bulunduÄŸu Saltanat kayıkları ile yolculuk yapmaktadırlar.
Saray mensubu hanımefendiler ise "Kırlangıç" ve "Hanım Ä°ÄŸnesi" kayıkları ile gezintiye çıkarlardı. AteÅŸ kayıkları yangın tulumbalarını, At kayıkları yük hayvanlarını taşırdı. Öyle ki,
sıcak havalarda yiyeceklerin bozulmasını engellemek üzere daÄŸlardan toplanan kar ve buzu taşımak için özel tasarlanmış kayıklar bile vardı. BoÄŸaziçi'nde düzenlenen mehtap
âlemlerinde, diÄŸer kayıkların ortasında durarak deÄŸiÅŸik fasıllar icra eden müzisyenleri taşıyan 'Saz Kayıkları', deniz yüzeyinin temizliÄŸinde kullanılan ‘Dolap Kayıkları’ vardı. Bir diÄŸer tür
halkın kullandığı ‘Pazar’ kayıklarıydı. Bunlar eÅŸya, yük ve yolcu taşımaya mahsustu. Bir baÅŸka kayık çeÅŸidi de ince uzun bir iÄŸneye benzeyen 'Futalar' idi. Orta halli ve zengin
kiÅŸilerin hususi kayığı olan 'Piyadeler', zaman zaman kiralık olarak da kullanılırdı. BoÄŸaz köyleriyle ÅŸehir arasında yük taşımada kullanılan 'Mavnalar' bir diÄŸer kayık çeÅŸidiydi.
Teknolojinin geliÅŸmesine baÄŸlı olarak 19. yüzyıldan itibaren daha hızlı ve güvenli deniz ulaşım araçları kullanılmaya baÅŸlanmıştır. Tanzimat dönemiyle birlikte Osmanlı ekonomisinde yaÅŸanan hareketlilik, Ä°stanbul'un boÄŸaza doÄŸru geniÅŸlemesine sebep olmuÅŸ; BoÄŸazın iki yakasının raÄŸbet görmesini fırsat bilen biri Ä°ngiliz, öteki Rus iki ÅŸirket,
kapitülasyonların kendilerine verdiÄŸi haklardan yararlanarak, 1837'de bu sularda iki vapur çalıştırmaya baÅŸlamışlardı.
Bu vapurların çalışmasına engel olunamayacağı anlaşılınca, devrin deniz ulaşımından sorumlu olan Hazine-i Hassa Vapurları Ä°daresi, Hümapervaz adlı bir vapurla boÄŸazda yolcu
taşımacılığına giriÅŸmiÅŸti. Hazine-i Hassa vapurlarının düzenli seferler yapmaya baÅŸlamasıyla, kayıklarla saatler süren yolculuk yarı yarıya kısalmıştır. Özellikle yaz aylarında mesirelere, ayazmalara, çayırlara sefa yapmaya gitmek isteyen halk, kayıklar yerine artık vapurları tercih etmeye baÅŸlamıştır. Halkın vapurlara gösterdiÄŸi ilgi karşısında Devlet eliyle 1851 yılında denizde yolcu taşıma amaçlı bir ÅŸirket kurulmuÅŸtur. Åžirket-i Hayriye adındaki bu iÅŸletme, Avrupa’dan satın aldığı vapurlarla boÄŸazın iki yakası arasında yolcu taşımacılığı yapmaya
başlamıştır.


At Arabaları
Ä°stanbul’da kullanılan bir diÄŸer ulaşım aracı arabalardır. Ä°stanbul’da kullanılan hayvan koÅŸulu ilk araba, iki öküzün çektiÄŸi koçu idi (Åžahin, 2005;7). Ancak asıl ulaşım araçları at
arabalarıydı. At arabaları da kayıklar gibi özelliklerine göre çeÅŸitli adlar almaktaydı. Lale Devri’nde çok süslü arabalar yapılmaya baÅŸlanmış; görsel açıdan daha güzel, renkleri ve
süslemeleri daha zengin bir araba tipi olan katipodası toplum hayatına girmiÅŸtir. 19.yüzyılın son çeyreÄŸinde Avrupa’dan ithal arabalar kullanılmaya baÅŸlanmıştır. Ä°thal edilen arabalar, iki
yanı açık, üstü arkadan körüklü iki kiÅŸilik faytonlardır. Yine bu yıllarda dört kiÅŸilik olan, karşılıklı iki kanepeli ve ön ile arkadan iki körüklü, üstü kapanan landonlar ve her yanı ahÅŸap
yapım ola, kapalı, yan pencereleri camlı, kupalar toplum hayatına girmiÅŸtir. Ayrıca, koçuya göre daha kısa boylu ve daha alçak, perdeli bir araba tipi olan talikalar, burjuva sınıfının
Viyana’dan, Paris’ten ithal ederek kullandıkları, karoserli kabriyoleler trafiÄŸe çıkmaya baÅŸlamıştır.
Araba kullanımının artması üzerine II. Mahmud döneminde (1826) bir Ä°htisap AÄŸalığı Nizamnamesi yayınlanmış; bu Nizamname ile yolcu taşımacılığına bir düzen getirilmek
istenmiÅŸtir. Avrupa’dan gelen ve 1825’e kadar sadece hükümdarlar tarafından kullanılmasına izin verilen faytonları bu tarihten sonra saray ileri gelenlerinin ve devlet erkânının da
kullanmasına izin verilmiÅŸtir. II.Mahmut arabaya binmeyi adet haline getiren ilk Osmanlı PadiÅŸahı olmuÅŸtur.7 Sultan Abdülaziz döneminde kiralık faytonlar toplum hayatına girmiÅŸtir.
Ä°ki atla çekilen, üstü körüklü ve dört kiÅŸinin oturabildiÄŸi binek arabası olan faytonlar, ÅŸehirlerde otomobil ve belediye otobüslerinin yaygınlaÅŸtığı 1960’lı yıllara kadar
kullanılmıştır.

Demiryolu
Osmanlı Döneminde ulaşım konusundaki bir diÄŸer atılım, demiryolu taşımacılığının baÅŸlatılmasıdır. 19. Yüzyılın ikinci yarısında Avrupa devletlerinin yatırımları sonucu demir
yolları yapılmaya baÅŸlanmıştır. Önceleri ÅŸehirler arası yolculuk için tasarlanan demir yolu daha sonra ÅŸehir içi ulaşımda da kullanılmıştır. Ä°lk demiryolu, 1856’da bir Ä°ngiliz Åžirketi
tarafından yapılan 130 km’lik Ä°zmir-Aydın hattıdır. Demiryolu ulaşımındaki asıl atılım 19. yüzyılın son çeyreÄŸinde görülür. ÖrneÄŸin 1881-1897 yılları arasında 823 km yeni yol
yapılmış, yine bu dönemde bakımsız yolların birçoÄŸu onarılmıştır. Ä°ngilizler tarafından yapılan Aydın-Ä°zmir demiryolundan sonra Devletin kendi imkanlarıyla 1871'de Bursa-
Mudanya ve HaydarpaÅŸa-Ä°zmit hatları devreye sokulmuÅŸtur. II. Abdülhamid döneminde ulaşım konusunda önemli geliÅŸmeler kaydedilmiÅŸ; Ä°zmir-Aydın yolu UÅŸak ve Afyon'a kadar
uzatılmıştır. 1886'da Mersin-Adana demir yolu, 1892'de Ä°zmit-Ankara demiryolu, 1896'da Konya-EskiÅŸehir demiryolu hizmete açılmıştır. 20. Yüzyılın başında Osmanlı Devletinin en
büyük yatırımlarından biri olan Hicaz Demiryolu devreye sokulmuÅŸtur. Rumeli'de ise Avrupayla ulaşımı kolaylaÅŸtıracak Ä°stanbul-Viyana hattı kurulmuÅŸtur.
Osmanlı baÅŸkentine ulaÅŸan ilk demiryolu 1873’te BoÄŸaz’ın Asya yakasında tamamlandı. HaydarpaÅŸa ile Ä°zmit, yaklaşık 100 km’lik bir demiryoluyla birbirine
baÄŸlanırken, Avrupa yakasında Ä°stanbul-Edirne hattı 1875’te tamamlandı. II. Abdülhamid döneminde, özellikle 1880’lerden sonra, yabancı imtiyaz sahipleri ve ÅŸirketlerin devreye
sokulmasıyla, demiryolu inÅŸaatında adeta bir patlama yaÅŸanmıştır. Bu dönemde büyük projeler hazırlanmış; bugün bile gerçekleÅŸmemiÅŸ entegre ulaşım projeleri çizilmiÅŸtir.

Tramvay
Ä°stanbul’da 19. yüzyılın ilk çeyreÄŸine kadar ulaşım yaya olarak veya at ve at arabaları ile gerçekleÅŸmiÅŸtir. Osmanlı Devleti, 30 AÄŸustos 1869 tarihinde Ä°stanbul içinde insan ve eÅŸya
nakli için demiryolu inÅŸaatı ile demiryolu üzerinde hayvan çekerli araba iÅŸletilmesi hakkını 40 yıl süre ile Dersaadet Tramvay Åžirketi’ne vermiÅŸtir. 1870 yılında baÅŸlanan çalışmalar ile
Azapkapısı-Galata-BeÅŸiktaÅŸ-Ortaköy hattı Temmuz 1872’de, Eminönü-Divanyolu-Beyazıt- Aksaray hattı Aralık 1872’de, Aksaray-Samatya-Yedikule hattı 1873’de, Aksaray-Topkapı
hattı ise 1874 yılında tamamlanarak hizmete girmiÅŸtir.. Ä°stanbul’da Åžubat 1914’te elektrikli tramvay devri baÅŸlamıştır

www.keg.aku.edu.tr