üsküdarda esnaf-1
Üsküdar bu dönemde lokanta, kebapçı, işkembeci dükkânları ile de meşhurdu.
X I X . Y U Z Y I L SO N L A R I N D A U S K U D A R
E S N A F I V E B I R A K T I ÄžI T A R Ä° H I M Ä° R A S -5
U S K U D A R S E M P O Z Y U M U V I
Üsküdar bu dönemde lokanta, kebapçı, iÅŸkembeci dükkânları ile de meÅŸhurdu.Üsküdar’dan Kartal’a kadar lokantacılık yapan esnafının tek bir kethüdaları vardı.Bu kethüda aynı zamanda çorbacıların da kethüdası idi. 24 Haziran 1733’de
bu iÅŸle vazifeli Kethüda Mustafa’nın emrine; onun talebi üzerine istanbul’un Anadolu yakasındaki lokantacıları ve çorbacıları denetleyebilmesi için güvenlik görevlisi masrafı olarak devlet hazinesinden yeteri kadar tahsisat verilmiÅŸti.
28 Ocak 1864’de Istabl-ı Amire hademelerinden ismail AÄŸa; KasımpaÅŸa,Galata, Rumeli BoÄŸazı sahili Kebapçı ve ÅŸerbetçiler Kethüdalığına tayin edilmiÅŸti. 9 Nisan 1890’da ise istanbul, Üsküdar, Eyüp ve Anadolu sahilinin bo-
ÄŸaz içine kadar olan bölgesinde bulunan kebapçılar ve ÅŸerbetçiler kethüdalığına
Adile Sultan’ın hamulecilerinden Ali AÄŸa tayin olunmuÅŸtu. Daha sonra Ali AÄŸanın yerini bu gün adına Kadıköy’de bir spor kompleksi de bulunan Cafer AÄŸa üstlenmiÅŸti. 19 ÅŸubat 1894’de Müteveffa Cafer AÄŸa’dan münhal istanbul,
Eyüp ve Üsküdar ile Anadolu sahillerinin BoÄŸaziçi’ne kadar olan hoÅŸafçı, ÅŸerbetçi kebapçı, çorbacı ve aÅŸçılar kethüdalığının Saray Bahçıvanları Onbaşısı Edhem AÄŸa uhdesine verilmiÅŸti.
20. Yüzyıl baÅŸlarında Üsküdar aÅŸçı ve ÅŸerbetçi esnafı baz› talihsizlikler de yaÅŸanmıştı. 16 Eylül 1909’da Ramazan Bayramı’nın birinci günü ÅŸerbetçi Akif Efendi’nin parasını çalınmış, 4 Ocak 1911’de ise Üsküdar iskele merkezinde
bulunan AÅŸçı Vahan’ın dükkânında yangın çıkmıştı. Bereket versin ki, hem hırsız yakalanmış, hem de yangın aÅŸçı dükkânına fazla zarar vermeden söndürülmüÅŸtü.
Cumhuriyet döneminde ÅŸüphesiz ki; Üsküdar’da en lezzetli yemekleri yapan lokanta,
Arnavut Ali Özçakmak Bey’in 1933 yılında Bitpazarı civarında hizmete
açtığı ve daha sonra Moskof Fırını’nın hemen yanına taşınan “Kanaat Lokantası”
idi. Moskof Fırını’nın yanındaki yeri istimlâk edilip de yıkılınca; Ali Bey bu sefer “Özçakmak Lokantası”nı açmıştı. Onun vefatından sonra oÄŸlu Raif, Özçakmak Lokantası’nı kuzenleri Vahdettin, Kenan ve Fuat Kargılı’ya satmıştı. Bu lokanta
ise bugünkü Kanaat Lokantası’na dönüÅŸmüÅŸtü.
Üsküdar’ın sadece lokantaları deÄŸil, iÅŸkembecileri ve kelle- paçacıları da meÅŸhurdu. Haziran 1743’de Yeniçeri Ocağına sirkeli ve sarımsaklı iÅŸkembe ve ÅŸirdençorbasını Üsküdarlı iÅŸkembecilerin vereceÄŸi, aÅŸçıların bu iÅŸe karışmasının
mevcut nizamnamenin bozulmasına neden olacağı belirtilmiÅŸti. Ocak 1755’de ise Üsküdar’da sirkeli ve sarımsaklı iÅŸkembe ve ÅŸirden çorbası yapan iÅŸkembecilerin iÅŸlerine aÅŸçıların karışmaması bir kez daha istenmiÅŸti.
1940’ların ortalarına, Üsküdar’da Merkez Karakolu’nun yanından Atlamataşı’na giden KaracaoÄŸlan Sokağı’ndaki sakatatçı dükkânları birçok insanın iÅŸtahını çekerdi.
Burada hizmet veren sakatatçıların; özel camekânlarına henüz doldurmuÅŸ oldukları piÅŸmiÅŸ koyun kellelerinden tüten buharların nefis kokusu hayal edenlerin bile âdeta ciÄŸerlerini doldururdu. Ahmet Yüksel Hocanın da belirttiÄŸi gibi;
ÅŸimdi de KaracaoÄŸlan Sokağı’nda gene sakatatçılar vardı ama eskiden özellikle Selamsız’ın, Bulgurlu Mescid’in ve Çavufl Deresi’nin fukara-i sâbirîninin et niyetine alabildikleri tek gıda olan piflmiÅŸ kelle ve onun nefis kokusu artık, kaldıysa, hatıralarda yaşıyordu.
YORUMLAR