ÃœSKÃœDAR'IN LODOSU



ÜSKÜDAR'IN LODOSU Prof.Dr. Ahmed Yüksel Özemre


ÃœSKÃœDAR'IN LODOSU

ÜSKÜDAR'IN LODOSU

Prof.Dr. Ahmed Yüksel Özemre

ÇocukluÄŸumda lodosun hüküm sürdüÄŸü günlerde annemde, babamda ve babaannemde ortaya çıkan sinirlilik, bitkinlik ve baÅŸaÄŸrıları beni hayrete düÅŸürürdü. Hanımların lodoslu havalara rastlayan toplantı günlerinde ise hep lodosun kendileri ve yakınları üzerindeki etkilerinden söz edilirdi. Bu günlerin baÅŸlıca eÄŸlencesi olan tombalada tombalayı çeken hanım meselâ 68'i 89 diye okuyup da sonra hatâsını fark eder, özürlerle düzeltirse hanımlar onu üzmemek için: "Normal efendim, normal! Bu lodos kimde hâl, dikkat bırakıyor ki?" diye ahkâm keserlerdi.


Ben lodosun neden benim üzerimde bu türlü bir tesiri olmadığına hayret eder durur, bu tesirin tezâhürünü insanların aşırı hassasiyetine ve biraz da dikkati celbetmek ya da (o zamanların radyosuz, televizyonsuz ortamında) üzerinde konuÅŸulacak bir mevzu ihdâs etmek eÄŸilimlerine baÄŸlardım. Ama 65 yaşımdan sonra lodoslu havalarda bende de aşırı bir yorgunluk zuhur etmeye baÅŸlayınca lodosun bu gücünü teslim etmek zorunda kaldım. Daha sonra da öÄŸrendim ki eski Ä°stanbul'da lodosun hüküm sürdüÄŸü günlerde kadılar "Lodos, muhâkeme kābiliyetimizi bozar daadâlete uymayan bir karar veririz" endîÅŸesiyle herhangi bir karar vermekden kaçınırlar; kararı poyrazlı bir güne ertelerlermiÅŸ.

çocukluÄŸumda Üsküdar'ın lodosu bâzen bir âfet hâlini alır; Harem ve Salacak vapur iskeleleri ve bu arada BeÅŸiktaÅŸ vapur iskelesi de tamâmen harab olurdu. Üsküdar vapur iskelesini dahî kısmen tahrîb etmiÅŸ olan ÅŸiddetli lodosları hatırlarım. Lodos oldu muydu serdengeçti bâzı Åžirket-i Hayriye kaptanları lodosa raÄŸmen Köprü-Üsküdar- Köprü seferlerini aksatmadan yaparlardı. Ammâ velâkin, yolcuların indikleri iskelelerdeki perîÅŸan hâllerini temâÅŸâ etmek de bâzılarına pek eÄŸlenceli gelirdi. Zavallıların bir kısmı vapurda boÅŸaltmış oldukları midelerinden geriye kalanı bu sefer karada boÅŸaltır, diÄŸer bir kısmı da bembeyaz olmuÅŸ yüzleri ve boÅŸluÄŸa bakan gözleriyle, meyhâneyi yeni terketmiÅŸ sarhoÅŸ misâli, saÄŸa sola yalpa vurarak evinin ya da iÅŸinin yolunu tutmaya çalışırdı.

 


Tatlı bir lodosun hüküm sürdüÄŸü bir gün Sahilbent arabalı vapuruyla KabataÅŸ'dan Üsküdar'a "çabalama kaptan ben gidemem" uslûbunda ağır aksak yol alırken, yolun tam ortasında, lodosun birdenbire hırçınlaÅŸması ve sonra da azgınlaÅŸmasıyla vapurdaki bütün yolcularla birlikte yaÅŸamış olduÄŸum korkuyu hâlâ unutamam. Manevra kābiliyeti hemen hemen sıfır olan bu köhne geminin bir iskele tarafına, bir sancak tarafına otuzar derece yalpalamasının ihdâs ettiÄŸi curcunada vapurdaki at arabası ile motorlu taşıtların saÄŸa sola savrulmaları da, çılgına dönüp kiÅŸneyen atını teskin etmek üzere arabacının sergilediÄŸi insan-üstü gayret de görülecek ÅŸeydi! üst güvertede oturmakta olduÄŸum ve ellerimle sıkı sıkıya tutunmakta olduÄŸum kanepede dalgaların vapura her çarpışında bütün vücûdumun otuz santim havaya fırlamasına gene de engel olamamaktaydım. ÇoÄŸu iskeleye yanaÅŸmaÄŸa çabalamakla geçen yaklaşık bir saatlik bir süre sonunda Üsküdar'a ayağımı bastığımda adım atacak hâlim kalmamıştı. Çok ÅŸükür! DiÄŸer bâzı yolcular gibi gaseyân etmemiÅŸtim ama yüzümün mermer gibi beyazlaÅŸmış olduÄŸunu, binbir müÅŸkilâtla Münib PaÅŸa Konağı'na vardığımda, kapıyı açan rahmetli annemin attığı haÅŸyet dolu çığlıkla anlayacaktım.

 


GeçmiÅŸin Åžirket-i Hayriye vapurlarına oranla hem daha büyük hem de daha emniyetli olan ÅŸimdiki Åžehir Hatları vapurlarında artık serdengeçti kaptanların nesli de tükendi. Kaptanlarımız orta ÅŸiddetteki lodoslarda bile Sirkeci-Kadıköy ve Sirkeci-Üsküdar seferlerini yapabilmek için baÄŸlı bulundukları iskelelerde çaylarını yudumlayarak lodosun ÅŸiddetinin azalmasını sabırla beklemekteler.

 


HaydarpaÅŸa limanının 1953'de geniÅŸletilmesi sırasında inÅŸaatı 1903 yılında bitmiÅŸ olan 595 metre uzunluÄŸundaki dalgakıranın 150 metre açığında 760 metre uzunluÄŸunda ikinci bir dalgakıran inÅŸâ edilmiÅŸ ve daha sonraki yıllarda da bunun uzunluÄŸu 900 metreye çıkarılmıştır. Ä°ÅŸte o târihden i'tibâren lodosun tahrîb gücü artık Harem, Salacak ve Üsküdar vapur iskelelerine eriÅŸememiÅŸ, Üsküdar'da lodosun tadı tuzu büyük ölçüde kaçmış ve temâÅŸâ tarafı da azalmıştır.

 


1954 yılından önce Üsküdar'da lodosun bahÅŸettiÄŸi en muhteÅŸem temâÅŸâ orta ÅŸiddette bir lodosda Salacak iskelesinin babaların­dan birinin üstüne sabah saat 03.00 sularında çökerek, artık iyice batıya yaklaÅŸmış olan bir dolunayın Marmara üzerindeki yakamozlanan nakışlarının temâÅŸâsı idi. Ne yazık ki, Sala­cak iskelesi târihe karışıncaya kadar, pırıl pırıl bir semâdaki dolunayın aydınlattığı Marmara'nın bu sehhâr görünüÅŸünü lodos altında ancak iki kere temâÅŸâ imkânım olduydu! Ama bu anların bahÅŸettiÄŸi o olaÄŸanüstü ÅŸehrâyinin lezzetini hâlâ en ufak ayrıntısına kadar büyük bir tahassürle hatırlarım.


Bugün lodosun zevkini tadabilmem artık oldukça kısıtlı. Lodoslu bir havada, eÄŸer Ä°stanbul'a geçmem gerekiyorsa, Sirkeci'ye giden Åžehir Hatları vapurunun dâimâ iskele tarafında bulunan halat mahallinin yanındaki sıraya oturur, pardösümün yakasını kaldırırım. Lodosun üzerime sıçratacağı deniz suyunun beni ıslatmasından ise hiç korkmam. EÄŸer bir de Gökyüzü maÄŸmûm nimbostratus bulutlarıyla kaplı ise gözüm uzakta, bu kabil havalarda genellikle zuhur ettiÄŸini bildiÄŸim, Ä°mralı yönünde bir bulut yarığından sızan pembemsi bir ışık huzmesini arar. Böyle bir huzmenin ortaya çıktığı lodoslarda, vapur Kızkulesi'nin hizâsına geldiÄŸinde Samanlı SıradaÄŸları'nın heybetli silueti arka fonda belli belirsiz, fakat bunun önündeki Yassı ve Sivri Ada'ların siluetleri ise belirgin ve dramatik bir tarzda ortaya çıkar. Ä°ÅŸte bu, haÅŸmetli fakat insana nedense hüzün bahÅŸeden bir panaromadır. 


öte yandan dalgaların Kızkulesi'nin güney-batı (keÅŸiÅŸleme) yönüne bakan rıhtımına ve HaydarpaÅŸa dalgakıranına çarpıp yükselerek kırılmalarını da zevkle seyrederim. Böyle bir havada güney-doÄŸu yönündeki nısbî aydınlık ile BoÄŸaz'ın kuzey-doÄŸu (poyraz) yönünde gitgide koyulaÅŸan loÅŸluÄŸu muhteÅŸem bir tezad teÅŸkil eder. Bu arada Üsküdar'danberi yolcuların attıkları bir lokma simidi kapabilmek uÄŸruna vapurun yanında canhıraÅŸ çığlıklarla uçuÅŸmakta olan 80-100 kadar martı, Kızkulesi ile Sarayburnu arasında, yolcuların simit stoklarının tükendiÄŸini anlar anlamaz gizli bir yerden komut almış gibi birdenbire kütlece Üsküdar'a rücû' ederler. Ben de martıların ÅŸamatasından nihâyet kurtulmuÅŸ olmanın hazzı içinde, vapur Sarayburnu'nun hizâsına gelinceye kadar, birkaç dakika boyunca lodosun tadını çıkarırım.


Hava ister kapalı ve maÄŸmûm isterse güneÅŸli ve pırıl pırıl olsun, günümüz Üsküdar'ında lodosun zevkine gene Salacak sâhilindeki kanepelerden birine oturup Marmara'da, Kızkulesi'nin rıhtımlarında ve BoÄŸaz'ın giriÅŸindeki dalgaların cümbüÅŸünü, bulutların hareketliliÄŸini, martıların hangi meskût mûsıkînin ritmini dikte ettirdiÄŸi bilinmeyen rakslarını ve Ä°stanbul'un siluetinin deÄŸiÅŸen renklerini temâÅŸâ etmekle varılır. Buradan kalkıp da ÅžemsipaÅŸa'dan Üsküdar'a doÄŸru yöneldiÄŸinizde ise yürümenize hiç gerek yoktur; lodos sizi arkanızdan ÅŸefkatle usulca kavrar ve asfaltın üstünde yumuÅŸak bir ÅŸekilde kayar gibi yol alırsınız. Fakat gökgürültülü saÄŸnak bir yaÄŸmurun çeÅŸnilendirdiÄŸi ÅŸiddetli bir lodosa rast gelirseniz bunun hazzına da, en iyi, Ä°hsâniye sırtlarında seçeceÄŸiniz bir tarassut noktasından eriÅŸebilirsiniz.


"Lodos âşığı Üsküdarlılar"a bu müstesnâ rüzgârın bahÅŸedeceÄŸi lezzetin ve hazzın sınırı yoktur.

ozemre.com ' dan alıntıdır.