GÃœLFEM HATUN MEDRESESÄ°
Medrese, Gülfem Hatun Camii ile Hakimiyet-i Milliye Caddesi arasında idi.
GÃœLFEM HATUN MEDRESESÄ°
Ä°stanbul ili Üsküdar ilçesi Gülfem Hatun Mahallesi’nde bulunan Gülfem Hatun Camisi’nin yanında bulunan ve günümüze gelemeyen bu medrese XVI. yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır.
Gülfem Hatun Kanuni Sultan Süleyman’ın (1520–1566) cariyelerinden, sonra da kadınlarından olup, Üsküdar’da kendi adına bir cami yaptırmıştır. Caminin doÄŸusunda küçük bir hazire vardır.
Gülfem Hatun Camisi’nin yanında medrese, türbe ve sıbyan mektebi bulunuyordu. Bu yapı topluluÄŸu 1850 yılındaki yangın sırasında bütün mahalle ile birlikte yanmıştır. Bu yangından on dokuz yıl sonra 1868–1869 tarihinde cami ile sıbyan mektebi halk tarafından onarılmıştır. Ancak medrese ile türbe onarılamamış olup, günümüze gelememiÅŸtir.
sanat tarihi.net.....
Haremdeki cariyelerin en büyük hayali PadiÅŸahlar tarafından beÄŸenilmektir. BeÄŸenilen cariyeyi sarayda güç ve zenginlik bekler ve bir cariyenin hayatının ÅŸekillenmesi tamamen PadiÅŸahların zevklerine baÄŸlıdır.
Cariyeler, Ä°stanbul Eski Sarayda eÄŸitim görürler ve PadiÅŸahlara sunulurlardı. EÄŸer PadiÅŸah, sunulan Cariyeyi beÄŸenir bir de onu yatağına alırsa, seçilen cariyenin ikametgahı Topkapı Sarayı olurdu. Yeni gözde cariyeler, sabırsızlıkla PadiÅŸah ile olacağı günü beklerler, bir de hamile kalırlarsa sarayda iyice yükselebilirlerdi. PadiÅŸahın hanımı olan cariyelere “Haseki” veya “Hünkar Hasekisi” denilirdi.
Hamile kalan cariye tekrar Eski Saraya götürülür, çocuÄŸunu kendisine tahsis edilen özel bir dairede doÄŸururdu. EÄŸer doÄŸan çocuk oÄŸlan olursa “Haseki Sultan” ünvanı alırlardı. DoÄŸum yapan Hasekilere “PaÅŸmaklık” adıyla büyük gelir kaynakları baÄŸlanırdı.
Osmanlının kudretli PadiÅŸahlarından Kanuni Sultan Süleyman’ın gözdesi Åžehzade Mustafa’yı doÄŸuran Mahidevran idi. Fakat Kanuni eÅŸine sadık kalmamış, diÄŸer cariyeler ile de birlikte olmaya devam etmiÅŸtir. Kanuni’nin hayatı kendisine sunulan 17 yaşındaki bir Rus kızı ile tanışınca deÄŸiÅŸti. Bu kız tüm dünyanın tanıyacağı ünlü Hürrem Sultan baÅŸkası deÄŸildi.
Normalde çocuÄŸunu doÄŸuran cariyenin saraydan ayrılması gerekirdi. Fakat Kanuni taamüllerin dışına çıkıp, Hürrem Sultan’ı Topkapı Sarayında tutmuÅŸtur. Kanuni’nin Hürrem Sultan ölene kadar baÅŸka kadınlar ile ilgilenmediÄŸi söylenir. (1558) Hürrem Sultan’ın hikayesini en çok okunan blog kısmında görebilirsiniz.
Kanuni, Hürrem öldükten sonra yaÅŸlı olmasına raÄŸmen yeni cariyeler ile ilgilenmeye baÅŸladı. Gülfem Hatunadındaki bir Haseki PadiÅŸahın yeni gözdesi olmuÅŸtu. Harem’in yeni gözdesi Gülfem Hatun’un günlük aldığı akçe 6’dan 150 akçeye çıkarılmıştı. Gülfem Hatun yıllarca para biriktirmiÅŸ, Üsküdar’da bir cami yaptırmaya baÅŸlamış, fakat parası yetmediÄŸi için cami inÅŸaatı yarım kalmıştı.
Çaresizlikten saraydaki diÄŸer Hasekilerden yardım isteyen Gülfem’e, bir Haseki, PadiÅŸah ile birlikte olma sırasını kendisine vermesi karşılığında yardım edeceÄŸini bildirmiÅŸtir. PadiÅŸah ile birlikte olmak, onun gözüne girmek önemli idi ama Gülfem Hatun yaptırdığı camiyi bitirmek için teklifi kabul etti.
Gece olduÄŸunda odasında gözdesi Gülfem’i hayal ederek bekleyen Kanuni, karşısında baÅŸka bir Haseki’yi görünce ÅŸaşırdı. Gülfem’i sordu. Gülfem’i kıskanan Haseki, cami inÅŸaatından bahsetmeden Gülfem’in yatak sırasını kendisine sattığını söyledi. Kanuni, önemsenmediÄŸini düÅŸünerek çok kızmış, hemen Harem AÄŸalarını çağırıp; “Benim yatağımı satıp sırasını baÅŸkasına verenden hayır gelmez, kellesini hemen vurun!” diye emir vermiÅŸti.
Emir hemen uygulanmış, Gülfem Hatun ne olduÄŸunu anlamadan idam edildi. GerçeÄŸi çok sonra öÄŸrenen Kanuni, duruma çok üzülecektir. Kanuni, Mimar Sinan’a Gülfem’in yarım kalan camisini tamamlattı. Yanına da medreseler yaptırdı. Gülfem Hatun yaptırmaya çalıştığı caminin bahçesine gömüldü. Mezar taşına “ÅŸehide” yazıldı.
Gülfem Hatun’un talihsizliÄŸi mezarında da onu takip etmiÅŸti. 1850 yılındaki semt yangınında camisi de yanmıştır. Camiyi, mahalle halkı 1868’de tekrar yaptırmıştır. 1930’larda Üsküdar caddelerinin geniÅŸletilmesinde bu defa caminin medresesi ve Gülfem’in türbesi yıkılmıştır. Mezarı caminin yanına taşınmıştır. Anlicanız yattığı yerde de bir türlü rahat edememiÅŸtir.
METÄ°N ÜSKES
http://blog.milliyet.com.tr/methur
Medrese, Gülfem Hatun Camii ile Hakimiyet-i Milliye Caddesi arasında idi. Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Tezkiretü'l-Mimarîn ve Tezkiretü'l-Ebniye'de Mimar Sinan'ın eserleri arasında zikredilmiÅŸtir. Gülfem Hatun Camii bahsine bakınız. Gülfem Hatun, 969 (1561-62) tarihinde, mabedini tamamlayamadan vefat ettiÄŸine göre, medresenin bu tarihten bir müddet sonra yapıldığı söylenebilir. Klâsik medrese uslubunda yapılan bu eserin hangi tarihte yıkıldığı belli deÄŸildir. Hadîka yazarı; "Camiine yakın caddeye nazır türbesi ve yanında mektebi dahi vardır." Demekte ve medreseden hiç söz etmemektedir. Hafız Hüseyin Efendi, eserini 1182 (1768) tarihlerinde yazdığına göre, medrese bu sıralarda mevcut deÄŸildi. Muhtemelen 12 Zilhicce 1179 (22 Mayıs 1766)'daki büyük zelzelede yıkılmıştır.
belediye.....
YORUMLAR