Üsküdar Musıkî Cemiyeti
Geleneksel Musıkimizin köklü, en önde gelen kurumunun şüphesiz ki Üsküdar Musıkî Cemiyeti olduğunu düşünüyoruz.
Üsküdar Musıkî Cemiyeti
Geleneksel Musıkimizin köklü, en önde gelen kurumunun ÅŸüphesiz ki Üsküdar Musıkî Cemiyeti olduÄŸunu düÅŸünüyoruz. 1918 yılında “Anadolu Musıkî Cemiyeti” adıyla kurulur. Kurucu kadronun başındaki isim Telgrafçı Ata Bey (1876-1936), yanındaki diÄŸer isim de Åževket Bey’dir. 1919 yılında, yine Atâ Bey’in öncülüÄŸünde, Selahattin (Pınar)Bey, Türkmenzâde Osman Bey, Sakallı Selahattin Bey, Åžair Talât Bey, Ûdî Sami Bey, Avukat Besim Semih Bey, fıkralarıyla ünlü Mahmut Baler’ in babası Mâbeyinci Hafız Mehmet Bey’ lerin giriÅŸimiyle ismi “Dâr’ül Feyz-i Musıkî Cemiyeti”olarak deÄŸiÅŸtirilir. …BaÅŸkanlık görevinin büyük bestekâr Amir AteÅŸ Hocamıza tevdi edildiÄŸinin müjdesini Cemiyet’ in 2.BaÅŸkanı Alaattin Pakyüz’ den almakla sevindik.
Ata Bey dönemin kültür ve sanat çalışmalarında önemli bir isimdir. Yine Üsküdar’da “Feyuzat” mektebi ve “DilküÅŸâ”Tiyatrosu’nun da kurucusudur.(*)
Bundan sonra çalışmalarına PaÅŸakapısı 69 nolu binada devam eder. Cemiyet’in ilk hocası Kadıköylü Ûdî Sami Bey’dir. Cemiyet ilk konserini 17 Haziran Salı günü “Ä°hsaniye”sinemasında verir.
Üsküdar Musıkî Cemiyeti ismini ise 1923’ te Cumhuriyet’in kuruluÅŸuyla alır. Ä°lk çalışmalarını Ahmediye’de bir bina da yaptıktan sonra, Ä°mrahor’ da daha sonra “Halkevi”olarak kullanılacak olan binaya taşınır.
Cemiyet kadrosuna Emin Ongan’ın katıldığı yıl 1927’dir. Bir dönem Türk Musıkisi denilince, çaÄŸrıştırdığı kurum Üsküdar Musıkî Cemiyeti ise, Üsküdar Musıki Cemiyeti denilince de çaÄŸrıştırdığı, daha doÄŸrusu özdeÅŸleÅŸtirdiÄŸi isim de rahmetli Emin Ongan Hoca’dır. Emin Ongan iyi bir kemanîdir, mükemmel bir kor ÅŸefidir, çok iyi ve özgün bir bestecidir; ancak öÄŸreticiliÄŸi, daha doÄŸrusu “hoca” lık vasfı, diÄŸer bütün kimliklerini geride bırakır.
Müzikte batılılaÅŸma çabalarını had safhada olduÄŸu 1934 yılında kapısına kilit vurulmak zorunda kalır. Çünkü devlet, Ä°mparatorluÄŸun bütün birikimleri gibi , sanatının bir kolu olan musıkisinden de utanmaktadır. Bu utançtan kurtulmanın çaresinin de, onu unutmak , unutmak için de onu aÅŸağılamak ve yok saymaktan geçecektir.
1939 senesinde müzikte batılılaÅŸma zorlaması, bütün çabalara raÄŸmen tutmadığı için, musıki camiasında açılan büyük gediÄŸin kapatılması ve yeniden diriliÅŸ için bir grup musıkiÅŸinas tarafından “Yeni Üsküdar Musıki Cemiyeti”adıyla bıraktığı yerden görevine devam etmeye baÅŸlar. Cemiyetin hocası artık Emin Ongan’dır.Emin Hoca artık Türk Musıkisi’ nin isbat-ı vücud etmesinin çabalarına girecek ve bir akıncı kimliÄŸiyle baÅŸta bürokrasi olmak üzere bir yığın meseleyle boÄŸuÅŸacak ve sonunda zafere ulaÅŸacaktır. Cemiyet çalışmalarına Ahmediye’deki 39 kapı numaralı binada baÅŸlar.
1946 senesine gelinmiÅŸtir. Cemiyet o yıl Toptaşı caddesi’ndeki “Halk Partisi Semt Ocağı”na taşınır ve kuruluÅŸ ünvanını “Üsküdar Halk Musıkisi DerneÄŸi” olarak deÄŸiÅŸtirme gereÄŸi duyar. Çünkü o yıllar, dilde yeni yeni ”tilcik”lerin üretildiÄŸi, Arapça ve Farsça ne kadar kelime varsa fırlatılıp atıldığı yıllardır. Dolayısıyla topluluÄŸun “Cemiyet” olan ünvanı “Dernek”olarak deÄŸiÅŸtirilince birden çaÄŸdaÅŸlaÅŸtığı kabullenilir. Ah bir de kâr, beste, ÅŸarkı yerine sonat, rapsodi, senfoni icra ettirilebilse ne de güzel olacaktır.
Åžaka bir tarafa, iÅŸte rahmetli Emin Ongan’ın tarihi misyonu burada belirir. O artık 1945 yılından bu yana Ä°stanbul Belediye Konservatuvarı Ä°cra Hey’eti’nde keman sanatçısı ve koro ÅŸefi olarak da görev yapmaktadır. Türk musıkisini amatör bir toplulukla yarınlara taşımak….O “tek parti döneminde” parti binasında bile musıkîmizin aslî karakteristiÄŸinden en ufak taviz vermeden , horlanan, yasaklanan bir deÄŸeri alıp, 1980’lerin ortasına kadar taşıyacaktır. 1985’de vefat ettiÄŸinde Geride 90 ÅŸarkılık bir repertuvar ve 3 saz eseri bırakır. Artık misyonunun ortakları da çoÄŸalmış, hatta Devlet bizatihi kurduÄŸu Devlet Türk Musıkisi Konservatuvarı ile nöbeti teslim almıştır. Altmış sene içinde rahle-i tedrisine oturan nice pür amatörler, zamanla Türk Musıkisi’nin omurgasını teÅŸkil eden birinci sınıf profesyonellere dönüÅŸürler. Kimler mi? Saymakla bitmez: Kemençevî Cüneyd Orhon, Kemençevî Ekrem ErdoÄŸru, Bestekâr-solist Arif Sami Toker, Viyolonsel sanatçısı Vecdi Seyhun, Ney’de zirve isim Niyazi Sayın, Bestekâr-Kanunî Cüneyt Kosal, Solist Nâdir Hilkat Çulha, Kudümzen HurÅŸit Ungay, Tanburî Sadun Aksüt, Son devrin büyük bestekârları Avni Anıl, Åžekip Ayhan Özışık, Kanunî Hüsnü Anıl, Udî Rıdvan Aytan, Kemânî Yücel AÅŸan, Cahit Peksayar, Nihat DoÄŸu, Solist Ä°nci Çayırlı, Neyzen Fikret BertuÄŸ, Türk Musıkîsinin “cengâveri “komple sanatçı Cinuçen Tanrıkorur, Bestekâr Tarık Kip, Klârnet Nuri Gün, bestekâr Kâmuran Yarkın, Ritim sanatçısı Vahit Anadolu, Neyzen Aka Gündüz Kutbay, Solist Hayri PekÅŸen, Bestekâr Erdinç Çelikkol, Bestekâr Âmir AteÅŸ, Kanunî Ahmet CennetoÄŸlu, son devrin en usta yorumcularından Ahmet Özhan ve daha niceleri…
Türkiye’de artık demokratik rejime geçilmiÅŸ, tek partili rejimin katı kuralları bir bir yok olmuÅŸ, bunun sonucunda da 4 Ekim 1953’te Cemiyet Genel Kurulu, olaÄŸanüstü toplantıda aldığı kararla yeniden “Üsküdar Musıkî Cemiyeti”adını alır.
Nihayet 28 Mart 1967 tarihinde dönemin Ä°stanbul Belediye BaÅŸkanı HaÅŸim Ä°ÅŸcan’ın imzasını taşıyan Belediye Meclis Kararı ile, Kefçedede mahallesi, Ehram Sokak’taki (Emin Ongan’ın vefatından sonra sokaÄŸa onun ismi verilmiÅŸtir) 499 m2.lik arsanın intifa hakkı 30 yıl süreyle Cemiyet adına tescil edilir. Tahsis iÅŸleminden sonra Cemiyet kendi mali imkânlarıyla hummalı bir inÅŸaat faaliyetine giriÅŸir. Bu çlışmlarda bütün cemiyet mensupları gibi Emin Hoca da inÅŸaat iÅŸcisi gibi çalışır.
Cemiyet artık yeni binasında Hazırlık (A), (B), Ä°cra (C) olmak üzere üç sınıf halinde eÄŸitim vermektedir.
1979 yılından itibaren de eÄŸitimde baÅŸarı, en iyi solist, en iyi güfte ve beste yarışması ve en iyi metod ve tez dallarında Nimet RüÅŸtü Koray’ın finansmanıyla baÅŸarılı öÄŸrencilere ödül dağıtmaktadır.
Cemiyetin kronolojik seyrine ara verip bir parantez açarsak; Karizmatik kiÅŸiliÄŸi ölümünden sonra bile bânisi olduÄŸu Cemiyet çatısı altında uzun yıllar sürdüyse de, Cemiyet artık bu gün sayıları oldukça artan Türk Musıkisi Dernekleri vasatisi düzeyinde kalır. Yani, rutin öÄŸretim programları ve konserleri dışında kitlelere ulaşımda en önemli faktör olan radyo-tv emisyonlarının dışına çekilince,gündemden de uzak kalır. Cemiyet’in Ä°stanbul radyosunda 4 Ekim 1953’te baÅŸlayan ve kesintisiz bir ÅŸekilde ve düzenli olarak yaklaşık kırk yıl devam eden radyo ve 1980’lerde baÅŸlayan TV yayınları 1990’larda birden kesiliverir. Ä°ÅŸin enterasn tarafı çok küçük ve iddiasız amatör toplulukların az da olsa yaptıkları emisyonlar sürer gider. Bunun sebeplerinin araÅŸtırılıp, çözümlerinin ne olabileceÄŸi elbette ki baÅŸlı başına bir inceleme konusudur.
Bu satırların yazarı olarak Üsküdar Musıki Cemiyeti ile tanışmam , mübarek bir gün olan 29 Mayıs 1980 , yani Ä°stanbul’ un Fethi gününe rastlar. O gün ezile büzüle girdiÄŸim Cemiyet’ in ve onun bânisi aziz Hocam’ ı tanıyışım, hayatımın en unutulmaz günlerinden biri olmuÅŸtur. Sadece müzik deÄŸil , sohbet, disiplin, edebiyat hasılı hayatla ilgili ne varsa daha fazlasını onun meclislerinde tanıdım. Belki de onu bire bir tanıyan en son nesilin içindeki ÅŸanslı kiÅŸiliklerden biri oldum. B sınıfında yaptığı testten sonra,iki yıllık bir süreçte ulaÅŸabileceÄŸim Ä°cra sınıfına layık görmesi ise benim için ayrı bir ÅŸeref. Ne yazık ki bu zevki sadece 5 yıllık bir zaman dilimi içinde yaÅŸayabildim.
Bu çaÄŸrışımlar 11 Ocak 2009 akÅŸamı ÜMC’ nin Üsküdar Belediyesi BaÄŸlarbaşı Kültür Merkezi’ nde verdiÄŸi “ AVNÄ° ANIL’ ı Anma Konseri” nde oluÅŸtu. Sayın Atilla Gündüz’ ün ÅžefliÄŸinde , Sayın Ä°ncila BertuÄŸ Hanımefendi’ nin sunumu ve Sayın Serap Mutlu Akbulut Hanımefendi’ nin solistliÄŸinde 3 saate yaklaÅŸan doyumsuz bir konser sonrasında oluÅŸtu.
Üstelik Emin Hoca’ dan sonra, 30 seneye yaklaÅŸan bir BaÅŸkanlık ve Åžeflik görevi sonucunda iki hafta öncesinde topraÄŸa verdiÄŸimiz hocamız Åžeref Çakar ‘ ın acısının henüz soÄŸumadan…
Tabii ki hayat devam ediyordu ; yine o akÅŸam bu köklü kurumun BaÅŸkanlık görevinin yine uzun yıllar rahle-i tedrisinde bulunduÄŸum kıymetli insan , büyük bestekâr Amir AteÅŸ Hocamıza tevdi edildiÄŸinin müjdesini Cemiyet’ in 2.BaÅŸkanı Alaattin Pakyüz’ den almakla bir nebze sevindik.
Emin Ongan ekolünün zedelenmemesi ve idamesi açısından teminat kabul ettiÄŸimiz bu görevin, ÜMC çatısı altında tüm Musıki camiamız için bir ÅŸans olduÄŸunu dile getirmek istiyorum…
_______________________
(*) (Cemiyet’in 1968 yılında 50. Yıl Kutlamaları çerçevesinde yayımladığı kitapçıktaki bilgiler ışığında)
musiki dergisi......
Geleneksel Musıkimizin köklü, en önde gelen kurumunun ÅŸüphesiz ki Üsküdar Musıkî Cemiyeti olduÄŸunu düÅŸünüyoruz. 1918 yılında “Anadolu Musıkî Cemiyeti” adıyla kurulur. Kurucu kadronun başındaki isim Telgrafçı Ata Bey (1876-1936), yanındaki diÄŸer isim de Åževket Bey’dir. 1919 yılında, yine Atâ Bey’in öncülüÄŸünde, Selahattin (Pınar)Bey, Türkmenzâde Osman Bey, Sakallı Selahattin Bey, Åžair Talât Bey, Ûdî Sami Bey, Avukat Besim Semih Bey, fıkralarıyla ünlü Mahmut Baler’ in babası Mâbeyinci Hafız Mehmet Bey’ lerin giriÅŸimiyle ismi “Dâr’ül Feyz-i Musıkî Cemiyeti”olarak deÄŸiÅŸtirilir. …BaÅŸkanlık görevinin büyük bestekâr Amir AteÅŸ Hocamıza tevdi edildiÄŸinin müjdesini Cemiyet’ in 2.BaÅŸkanı Alaattin Pakyüz’ den almakla sevindik.
Ata Bey dönemin kültür ve sanat çalışmalarında önemli bir isimdir. Yine Üsküdar’da “Feyuzat” mektebi ve “DilküÅŸâ”Tiyatrosu’nun da kurucusudur.(*)
Bundan sonra çalışmalarına PaÅŸakapısı 69 nolu binada devam eder. Cemiyet’in ilk hocası Kadıköylü Ûdî Sami Bey’dir. Cemiyet ilk konserini 17 Haziran Salı günü “Ä°hsaniye”sinemasında verir.
Üsküdar Musıkî Cemiyeti ismini ise 1923’ te Cumhuriyet’in kuruluÅŸuyla alır. Ä°lk çalışmalarını Ahmediye’de bir bina da yaptıktan sonra, Ä°mrahor’ da daha sonra “Halkevi”olarak kullanılacak olan binaya taşınır.
Cemiyet kadrosuna Emin Ongan’ın katıldığı yıl 1927’dir. Bir dönem Türk Musıkisi denilince, çaÄŸrıştırdığı kurum Üsküdar Musıkî Cemiyeti ise, Üsküdar Musıki Cemiyeti denilince de çaÄŸrıştırdığı, daha doÄŸrusu özdeÅŸleÅŸtirdiÄŸi isim de rahmetli Emin Ongan Hoca’dır. Emin Ongan iyi bir kemanîdir, mükemmel bir kor ÅŸefidir, çok iyi ve özgün bir bestecidir; ancak öÄŸreticiliÄŸi, daha doÄŸrusu “hoca” lık vasfı, diÄŸer bütün kimliklerini geride bırakır.
Müzikte batılılaÅŸma çabalarını had safhada olduÄŸu 1934 yılında kapısına kilit vurulmak zorunda kalır. Çünkü devlet, Ä°mparatorluÄŸun bütün birikimleri gibi , sanatının bir kolu olan musıkisinden de utanmaktadır. Bu utançtan kurtulmanın çaresinin de, onu unutmak , unutmak için de onu aÅŸağılamak ve yok saymaktan geçecektir.
1939 senesinde müzikte batılılaÅŸma zorlaması, bütün çabalara raÄŸmen tutmadığı için, musıki camiasında açılan büyük gediÄŸin kapatılması ve yeniden diriliÅŸ için bir grup musıkiÅŸinas tarafından “Yeni Üsküdar Musıki Cemiyeti”adıyla bıraktığı yerden görevine devam etmeye baÅŸlar. Cemiyetin hocası artık Emin Ongan’dır.Emin Hoca artık Türk Musıkisi’ nin isbat-ı vücud etmesinin çabalarına girecek ve bir akıncı kimliÄŸiyle baÅŸta bürokrasi olmak üzere bir yığın meseleyle boÄŸuÅŸacak ve sonunda zafere ulaÅŸacaktır. Cemiyet çalışmalarına Ahmediye’deki 39 kapı numaralı binada baÅŸlar.
1946 senesine gelinmiÅŸtir. Cemiyet o yıl Toptaşı caddesi’ndeki “Halk Partisi Semt Ocağı”na taşınır ve kuruluÅŸ ünvanını “Üsküdar Halk Musıkisi DerneÄŸi” olarak deÄŸiÅŸtirme gereÄŸi duyar. Çünkü o yıllar, dilde yeni yeni ”tilcik”lerin üretildiÄŸi, Arapça ve Farsça ne kadar kelime varsa fırlatılıp atıldığı yıllardır. Dolayısıyla topluluÄŸun “Cemiyet” olan ünvanı “Dernek”olarak deÄŸiÅŸtirilince birden çaÄŸdaÅŸlaÅŸtığı kabullenilir. Ah bir de kâr, beste, ÅŸarkı yerine sonat, rapsodi, senfoni icra ettirilebilse ne de güzel olacaktır.
Åžaka bir tarafa, iÅŸte rahmetli Emin Ongan’ın tarihi misyonu burada belirir. O artık 1945 yılından bu yana Ä°stanbul Belediye Konservatuvarı Ä°cra Hey’eti’nde keman sanatçısı ve koro ÅŸefi olarak da görev yapmaktadır. Türk musıkisini amatör bir toplulukla yarınlara taşımak….O “tek parti döneminde” parti binasında bile musıkîmizin aslî karakteristiÄŸinden en ufak taviz vermeden , horlanan, yasaklanan bir deÄŸeri alıp, 1980’lerin ortasına kadar taşıyacaktır. 1985’de vefat ettiÄŸinde Geride 90 ÅŸarkılık bir repertuvar ve 3 saz eseri bırakır. Artık misyonunun ortakları da çoÄŸalmış, hatta Devlet bizatihi kurduÄŸu Devlet Türk Musıkisi Konservatuvarı ile nöbeti teslim almıştır. Altmış sene içinde rahle-i tedrisine oturan nice pür amatörler, zamanla Türk Musıkisi’nin omurgasını teÅŸkil eden birinci sınıf profesyonellere dönüÅŸürler. Kimler mi? Saymakla bitmez: Kemençevî Cüneyd Orhon, Kemençevî Ekrem ErdoÄŸru, Bestekâr-solist Arif Sami Toker, Viyolonsel sanatçısı Vecdi Seyhun, Ney’de zirve isim Niyazi Sayın, Bestekâr-Kanunî Cüneyt Kosal, Solist Nâdir Hilkat Çulha, Kudümzen HurÅŸit Ungay, Tanburî Sadun Aksüt, Son devrin büyük bestekârları Avni Anıl, Åžekip Ayhan Özışık, Kanunî Hüsnü Anıl, Udî Rıdvan Aytan, Kemânî Yücel AÅŸan, Cahit Peksayar, Nihat DoÄŸu, Solist Ä°nci Çayırlı, Neyzen Fikret BertuÄŸ, Türk Musıkîsinin “cengâveri “komple sanatçı Cinuçen Tanrıkorur, Bestekâr Tarık Kip, Klârnet Nuri Gün, bestekâr Kâmuran Yarkın, Ritim sanatçısı Vahit Anadolu, Neyzen Aka Gündüz Kutbay, Solist Hayri PekÅŸen, Bestekâr Erdinç Çelikkol, Bestekâr Âmir AteÅŸ, Kanunî Ahmet CennetoÄŸlu, son devrin en usta yorumcularından Ahmet Özhan ve daha niceleri…
Türkiye’de artık demokratik rejime geçilmiÅŸ, tek partili rejimin katı kuralları bir bir yok olmuÅŸ, bunun sonucunda da 4 Ekim 1953’te Cemiyet Genel Kurulu, olaÄŸanüstü toplantıda aldığı kararla yeniden “Üsküdar Musıkî Cemiyeti”adını alır.
Nihayet 28 Mart 1967 tarihinde dönemin Ä°stanbul Belediye BaÅŸkanı HaÅŸim Ä°ÅŸcan’ın imzasını taşıyan Belediye Meclis Kararı ile, Kefçedede mahallesi, Ehram Sokak’taki (Emin Ongan’ın vefatından sonra sokaÄŸa onun ismi verilmiÅŸtir) 499 m2.lik arsanın intifa hakkı 30 yıl süreyle Cemiyet adına tescil edilir. Tahsis iÅŸleminden sonra Cemiyet kendi mali imkânlarıyla hummalı bir inÅŸaat faaliyetine giriÅŸir. Bu çlışmlarda bütün cemiyet mensupları gibi Emin Hoca da inÅŸaat iÅŸcisi gibi çalışır.
Cemiyet artık yeni binasında Hazırlık (A), (B), Ä°cra (C) olmak üzere üç sınıf halinde eÄŸitim vermektedir.
1979 yılından itibaren de eÄŸitimde baÅŸarı, en iyi solist, en iyi güfte ve beste yarışması ve en iyi metod ve tez dallarında Nimet RüÅŸtü Koray’ın finansmanıyla baÅŸarılı öÄŸrencilere ödül dağıtmaktadır.
Cemiyetin kronolojik seyrine ara verip bir parantez açarsak; Karizmatik kiÅŸiliÄŸi ölümünden sonra bile bânisi olduÄŸu Cemiyet çatısı altında uzun yıllar sürdüyse de, Cemiyet artık bu gün sayıları oldukça artan Türk Musıkisi Dernekleri vasatisi düzeyinde kalır. Yani, rutin öÄŸretim programları ve konserleri dışında kitlelere ulaşımda en önemli faktör olan radyo-tv emisyonlarının dışına çekilince,gündemden de uzak kalır. Cemiyet’in Ä°stanbul radyosunda 4 Ekim 1953’te baÅŸlayan ve kesintisiz bir ÅŸekilde ve düzenli olarak yaklaşık kırk yıl devam eden radyo ve 1980’lerde baÅŸlayan TV yayınları 1990’larda birden kesiliverir. Ä°ÅŸin enterasn tarafı çok küçük ve iddiasız amatör toplulukların az da olsa yaptıkları emisyonlar sürer gider. Bunun sebeplerinin araÅŸtırılıp, çözümlerinin ne olabileceÄŸi elbette ki baÅŸlı başına bir inceleme konusudur.
Bu satırların yazarı olarak Üsküdar Musıki Cemiyeti ile tanışmam , mübarek bir gün olan 29 Mayıs 1980 , yani Ä°stanbul’ un Fethi gününe rastlar. O gün ezile büzüle girdiÄŸim Cemiyet’ in ve onun bânisi aziz Hocam’ ı tanıyışım, hayatımın en unutulmaz günlerinden biri olmuÅŸtur. Sadece müzik deÄŸil , sohbet, disiplin, edebiyat hasılı hayatla ilgili ne varsa daha fazlasını onun meclislerinde tanıdım. Belki de onu bire bir tanıyan en son nesilin içindeki ÅŸanslı kiÅŸiliklerden biri oldum. B sınıfında yaptığı testten sonra,iki yıllık bir süreçte ulaÅŸabileceÄŸim Ä°cra sınıfına layık görmesi ise benim için ayrı bir ÅŸeref. Ne yazık ki bu zevki sadece 5 yıllık bir zaman dilimi içinde yaÅŸayabildim.
Bu çaÄŸrışımlar 11 Ocak 2009 akÅŸamı ÜMC’ nin Üsküdar Belediyesi BaÄŸlarbaşı Kültür Merkezi’ nde verdiÄŸi “ AVNÄ° ANIL’ ı Anma Konseri” nde oluÅŸtu. Sayın Atilla Gündüz’ ün ÅžefliÄŸinde , Sayın Ä°ncila BertuÄŸ Hanımefendi’ nin sunumu ve Sayın Serap Mutlu Akbulut Hanımefendi’ nin solistliÄŸinde 3 saate yaklaÅŸan doyumsuz bir konser sonrasında oluÅŸtu.
Üstelik Emin Hoca’ dan sonra, 30 seneye yaklaÅŸan bir BaÅŸkanlık ve Åžeflik görevi sonucunda iki hafta öncesinde topraÄŸa verdiÄŸimiz hocamız Åžeref Çakar ‘ ın acısının henüz soÄŸumadan…
Tabii ki hayat devam ediyordu ; yine o akÅŸam bu köklü kurumun BaÅŸkanlık görevinin yine uzun yıllar rahle-i tedrisinde bulunduÄŸum kıymetli insan , büyük bestekâr Amir AteÅŸ Hocamıza tevdi edildiÄŸinin müjdesini Cemiyet’ in 2.BaÅŸkanı Alaattin Pakyüz’ den almakla bir nebze sevindik.
Emin Ongan ekolünün zedelenmemesi ve idamesi açısından teminat kabul ettiÄŸimiz bu görevin, ÜMC çatısı altında tüm Musıki camiamız için bir ÅŸans olduÄŸunu dile getirmek istiyorum…
_______________________
(*) (Cemiyet’in 1968 yılında 50. Yıl Kutlamaları çerçevesinde yayımladığı kitapçıktaki bilgiler ışığında)
musiki dergisi......
YORUMLAR